
Asasabonsam (Batı Afrika) Demir dişlere ve insan görüntüsüne sahip
varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak için kanca şeklindeki
ayaklarını kullanır.
Aswang (?) Gündüz insan, gece vampir olan çok güzel bir kız olarak
tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri
ve içi boş dilini kurbanının boğazına saplayarak içer.
Asema (Güney Afrika) Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık,
geceleri mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır.
Baobban Sith (İskoçya) Kız, karga veya kuzgun kılığına girebilen kötü
perilerdir. Erkeklerin aklını başından alıp kanlarını içerler.
Bas (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir varlıktır.
Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman insan kanıyla da beslendiği söylenir.
Brahmaparusha (Hindistan) Kafasını çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan içtiği kurukafa ile tasvir edilir.
Chiang Shih (Çin) Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı
içen ölülerdir.
Cihuateteo (Aztec) Geceleri çocuklara saldıran, bembeyaz bir tene sahip kadın görüntüsündeki varlık.
Dearg-Du (İrlanda) Hakkında çok az şey bilinen bu varlıkları durdurmanın
yolu, mezarlarının üzerini çok ağır taşlarla kapatmaktır.
Ekiminu (Assyrian) Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez
olabilirler ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri
söylenir.
Kappa (?) Yeşil-sarı bir tene sahip yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki varlık. Su kenarlarında, suya yaklaşan canlıları içeri çekip tüm
kanlarını anüslerinden içmek suretiyle beslenir.
Kathakano (Crete)
Lamia (Yunanistan) Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst
tarafı insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını
yer ve kanını içer.
Lamiai (Libya) Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı
zamanda, genç erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da
girebilir.
Langsuyar (Malezya) Ağaçlarda yaşayan ve çocukların kanını emen bir
varlık.
Lidérc (Macaristan) İnsan, hayvan veya ışık görüntüsünde olabilen bir
varlık.
Loogaroo (Haiti) Şeytana götürdüğü kan karşılığında büyü gücüne sahip
olan yaşlı kadın formundaki varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda
dolaşabilme yeteneğine de sahiptir.
Nosferatu (Slav)
Mulo (Gypsy)
Nora (Macaristan) Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen
ölüler.
Obur (Bulgaristan) Yüksek sesler çıkaran ve eşyaları yerinden
oynatabilen kan içici bir varlık.
Pelesit (Malezya) Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık.
Penanggalan (?) Kafasını elinde taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve
annelerinin kanını emen kadın.
Pisachas (Hindistan) Et yiyen öfkeli varlıklar.
Polong (Malezya) 3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar.
Cadıdan alınan günlük kan karşılığında hizmet ederler.
Pontianak (Malezya) Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk.
Rakshasa (Hindistan) Mezarlıkta yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak
tasvir edilirler. Yarı insan - yarı hayvan olarak tasvir edilirler.
Redcaps (İskoçya) Eski şatoları ve evleri ele geçiren ruh. Ele geçirdiği
yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya çalıştığı
söylenir.

Blow Çobanı: Bir zamanlar Blow kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen
bir nedenden ötürü ölür ve gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra,
geceleri ortaya çıkmaya ve önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve
saldırdığı herkes 8 gün içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca,
halk çobanın mezarını açar ve kalbine bir kazık saplar tekrar
kapatırlar. O gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar
ortaya çıkar - elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok
korkmuş olan halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe
verir.
Arnold Paul: 1700 yılında Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir
asker olan Arnold Paul, Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve
askerliği boyunca biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un
üzerinden asla atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca
merak eden karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği
sırasında uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir
vampirle mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar
takip edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için
söylentilerden öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini,
kanından içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder.
Bu itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman
yükünün tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay
sonra köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye
başlar. Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden
ölürler. Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir.
Arnold'un mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının
kenarlarında taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine
bir kazık saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni
yakılır. Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen
kişilerin bedenlerine de uygulanır.
Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı bölgede gece saldırıları
tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi saldırıya uğrar. Yetkililer
tarafından ifadeler doğrultusunda açılan bir takım mezarlarda vampirlere
rastlanır. Bu yeni vampirler de yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura
kavuşur. Bu olay hakkında aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin
de bulunduğu tanıkların verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala
saklanmaktadır.
Peter Plogoyowitz: Kisolova adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan
Peter Plogoyowitz, ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında
yürürken görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat
içinde ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere
başvuran kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni
alır ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu
gören halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını
hayret ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki
kabus biter.

Son derece güçlü varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır.
Jenerasyonlar boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da
artış görülmüştür.
Gün Işığı: Caine'den beri süren lanet sebebiyle, vampirler gün ışığına
çıkamaz.
Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir vampir ölür. (Güneş ışığı, çok daha
çabuk olmakla birlikte, vampirler üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.)
Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan vampirler,
sarımsaktan nefret ederler.
Gümüş: gümüş madenine karşı alerjileri vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi yarattığı
söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu amaç için
tercih edilebilir.
Kazık: Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son
derece tehlikeli olabilir.
Haç: Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada
önemli olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin
inancıdır.
Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler üzerinde ateş etkisi yarattığı
söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda da önemli olan şey duayı okuyan
ve suyu kullanan kişinin inancıdır.
Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş varlıkların kanını içemezler.

Vampirler, hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu
konuda kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur.
Prince
Vampirlerin yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her
bölüm, bir prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı
vampirler tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme
"Domain" adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken
yakalanan bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir.
Domain prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden
seçilir. Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine
dahi rastlanmıştır.
Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam yetkiye sahiptir. Av
sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak olduğu nötr alanlar
ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden vampirleri kendi
bölgesinde avlayabilir.
Prince hakimiyet alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir.
Mesela; Paris'in, Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır.
Bir prince söz konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş
olduğundan, bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir.
Primogen
Her "Domain"de, prince'e yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen
grubu vardır. Bu grup, çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir
meclistir. Bir Domain'de prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız
prince'lerin Primogen'i tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür.
Elder
300 yıldan daha uzun süredir yaşayan vampirlere verilen addır. Bir
elder, yaşadığı süre zarfında birçok güç kazanmıştır ve son derece
ölümcül ve tehlikelidir.
Ancillae
Elder'ların bir alt sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan
vampirlerdir; ancak büyük başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu
sıfat verilebilir. Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar.
Kendi aralarında güç savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki
savaşlardan çok daha zayıftır.
Neonate
Vampir ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa
süredir yaşayan vampirlerdir.

Vampir klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan
her yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman
içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve
günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur.
Ortaçağın ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin
nüfusu tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları
kiliseye kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük
bir savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat
kat daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de
savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır.
Yaşlı vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç
vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç
vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü
kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe
üzerine darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer.
Bunun üzerine 15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir
toplantı düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla
adı verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla
birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Ve klanlar savaşlara başlar.

Dünya tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William
of Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William,
ölen bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini
anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece
yaratıkları Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak
vampirlerin geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır.
Kutsal musevi metinlerinde, yaratılış şu şekilde tasvir edilir:
27 So God created man in his own image, in the image of God created he
him; male and female created he them.
28 And God blessed them and God said unto them, Be fruitful and multiply
and replenish the earth and subdue it.
(Genesis 17-28)
Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith olduğu
söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi dolayısıyla
kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede olması
gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı kayıtsız
kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek sesle
haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi toprak
yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve isyankar değil
sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir yerde lanetlenmiş ve
şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani çocukları iyi-kötü
arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür.